Yönetim kurulu Başkanımız Selim Kasapoğlu, Bloomberg Businessweek Türkiye'nin 63. sayısı için özel açıklamalarda bulundu. “Sanayici 2025 İçin Temkinli İyimser” başlıklı haberde görüşlerine yer verilen Başkan Kasapoğlu, sanayiciler için en kötünün geride kaldığını söyledi.
Başkan Kasapoğlu, enflasyonla mücadelenin altını çizerek yapısal reformlara dikkat çekti. Kasapoğlu, “2024 yılı gerçekten hepimiz için zor bir yıl oldu. Biz sanayiciler açısından değerlendirirsek, sadece mevcudu koruduğumuz, ihracatta pazarımızı kaybetmemek için yeri geldiğinde zararına satışlar yaptığımız bir yılı geride bıraktık diyebiliriz. Kur, enflasyon ve faiz üçgeninin kıskacında bir yılı tamamladık. 2025 yılında Türkiye sanayi sektörü için bazı riskler hala devam etmekle birlikte, en kötü dönemin geride kaldığını söylemek de mümkün. Enflasyonla topyekûn mücadele etmek önemli. TCMB enflasyonu düşürmek için kur kontrolünü artırdı. Enflasyonu hızlı bir şekilde düşürebilmek için bu stratejinin bir süre daha devam etmesini bekliyoruz. Eğer enflasyonu düşürebilirsek, 2025 yılında dünyadan olumlu ayrışabiliriz diye düşünüyorum. Burada şunu da ifade etmek istiyorum; hizmet üreticilerinin, fiyat artırımları ve enflasyon konusunda daha hassas davranmaları gerekiyor” değerlendirmesinde bulundu.
Döviz kurundaki seyir, enflasyonist baskılar ve küresel ekonomideki belirsizliklerin sektördeki büyümeyi kısıtlayabileceğini ifade eden Kasapoğlu, “Sanayi sektörü, faiz indirimiyle birlikte bir toparlanma sürecine girebilir, ancak sürdürülebilir büyüme için yapısal reformlar ve dış ekonominin gelişimi de önemlidir. 2025’te, düşük faiz ortamı sağlanabilirse, bu durum yatırımcıları motive edebilir. Faizlerin gerilemesiyle sanayinin önünün açılacağına inanıyoruz. Bu aşamaya gelininceye kadar sabır göstermeye ve adımlarımızı temkinli atmaya devam etmeliyiz. Bundan sonrası için de umutlu olduğumuzu belirtmek istiyorum” dedi.
REKABET AVANTAJI SAĞLANIR MI?
Sektörel teşviklerin önemini vurgularken, uzun vadeli ve öngörülebilir politikalar üretilmesini talep ettiklerini belirten Başkan Kasapoğlu, ihracatta rekabet avantajının sağlanması için Türkiye’nin dışa bağımlılığını azaltarak, yüksek katma değerli ürünlerin üretimini ve ihracatını artırma stratejilerine odaklanması gerektiğini ifade ederek, “Avrupa pazarındaki durgunluk, Çin’in küresel ekonomiye olan etkileri ve ABD seçimleri gibi faktörlerin Türkiye’nin ihracat rekabetçiliği üzerindeki etkisi ise oldukça önemli. Avrupa’yı Türkiye’den bağımsız görmemek lazım. 2024 yılı itibariyle, Avrupa genelinde yaşanan durgunluk, Türkiye’nin rekabet gücünü sınırlıyor. Almanya’nın ihracatı, ABD ve Çin’den gelen talepteki daralmanın etkisiyle Ekim’de aylık bazda yüzde 2,8 ile beklentilerin üzerinde düşüşünü ikinci aya taşıdı. Almanya’nın kendi iç ekonomisindeki yavaşlama, Euro Bölge-si’nin sıkıntılarıyla paralel bir gelişme. Almanya, Türkiye’nin en büyük ihracat partnerlerinden biri. Almanya’daki ticari durgunluk, özellikle otomotiv, makine ve elektronik sektörlerindeki ihracat performansını olumsuz etkileyebilir. Öte yandan ABD’nin dış politikası ve ticaret politikaları, Türkiye’nin ihracat performansını etkileyen bir başka kritik faktör. Trump’ın yeniden göreve başlaması, 2025 yılı itibariyle Türkiye ile ABD arasındaki ticaret ilişkileri üzerinde belirleyici olacak. Trump yönetimi, önceki dönemde Türkiye ile olan ilişkilerde hem gümrük tarifeleri hem de ticaret müzakerelerinde agresif bir tutum sergilemişti. Yeni dönemde bizleri ne bekliyor yaşayıp göreceğiz. Burada ABD ile Çin arasındaki ilişkilerin seyri, olumlu manada ülkemiz ihracatçısı için belki bir fırsat da doğurabilir. Ar-Ge yatırımlarının artırılması ve güçlendirilmesini önemsiyoruz. Bu süreçte, sanayicilerin dijital dönüşüme, yeşil teknolojilere ve sürdürülebilir üretim süreçlerine yatırım yapmasının öneminin daha fazla hissedileceğini düşünüyorum” diye belirtti.